- daha küçük
- less
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
küçük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı Bir aralık başımın üstünde kartaldan küçük, atmacadan büyük yırtıcı kuşlardan birinin döndüğünü gördüm. M. Ş. Esendal 2) Yaşı daha az olan Ortanca ve küçük ablalar ... beni,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sonsuz küçük — is., ğü, mat. Sıfıra eşit olmamak şartıyla, herhangi bir sayıdan daha çok sıfıra yakın olabilen değişken … Çağatay Osmanlı Sözlük
adımlarını sıklaştırmak — daha küçük ve çabuk adımlar atarak hızlı yürümek, ivmek, acele etmek Ferit daha hızlı yürüdü, onlar da adımlarını sıklaştırarak aradaki mesafeyi muhafazaya çalışıyorlardı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ÂLEM-İ ASGAR — Daha küçük âlem. En küçük âlem. * İnsan. (Nasıl ki insanın anasırları, Kâinatın unsurlarından; ve kemikleri; taş ve kayalarından; ve saçları nebat ve eşcarından, ve bedeninde cereyan eden kan ve gözünden, kulağından, burnundan ve ağzından akan… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İSM-İ TAFDİL — Renge, şekil ve vasfa dâir (ef al) vezninde olan mutlak ve uzuv noksanlığına delâlet etmemek üzere mukâyeseli üstünlük ifâde eden sıfatlardır. Daha büyük, en büyük, daha küçük, en küçük, en güzel, daha güzel gibi mânâlara gelir. (Kebir… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aşağı — is. 1) Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı 2) Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri 3) sf. Bir yere göre daha alçak yerde bulunan Aşağı katı, sakin ve daha sıcak olduğu için seçtik. A. Gündüz 4) sf. Bayağı, adi 5) sf., mec. Niteliği düşük,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
küçültmek — i 1) Büyükken daha küçük duruma getirmek Lokmasını bir iki kez çiğneyerek küçülttü. N. Cumalı 2) Yaşını gizleyerek küçük göstermek 3) mec. Değerini ve onurunu azaltmak Adamcağızı küçülten, küçük düşürmek isteyen numara anlaşılmıyor. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
ATOM — yun. Maddenin bölünemez en küçük parçası manasında eski çağ felsefesinde kullanılan bir tâbir, günümüze kadar gelmiş ve ilmî tabir olarak kalmıştır. Atom, maddenin bölünmez bir parçası değil, kendisi de daha küçük parçalardan yaratılmış çok küçük … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SUGRA — (Suğra) Daha küçük, pek küçük. * Man: Hadd i asgarın bulunduğu cümle. Birinci kaziyye. Küçük önerme. (Bak: Hadd i asgar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cin — mukayese edatı. (ufak, küçük)cin ufak:daha küçük(en cin ufak:çok küçük) … Beypazari ağzindan sözcükler
bölme — is. 1) Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim 2) Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer Gözlerimi tabağıma eğmiş bir vaziyetteyim ama telefon bölmesini âdeta bakmadan görüyorum. R. H. Karay 3) Büyük bir yeri, alanı küçük oda … Çağatay Osmanlı Sözlük